Gün geçmiyor ki Ülkemin bir köşesinden acı yükselmesin. Katledilen çocuklar, hunharca öldürülen kadınlar, hasta yakınları tarafından darp edilip öldürülen doktorlar, öğrencileri veya velileri tarafından bıçaklanan öğretmenler, işini doğru yaptığı için vurulan memurlar ve burada sayamadığımız niceleri. Hiçbir ülkede savaş olmadan bu kadar öldürülen insan yoktur.
Şöyle bir hatırlayalım 2024 yılında; 394 kadın, 43 çocuk cinayete kurban gitti. 2.713 kişi trafik kazalarında öldü. İki yıl önceki 6 Şubat depremlerinde resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde insanımız öldü. Acılarımız o kadar taze iken dün de Bolu Kartalkaya’dan yangın haberini aldık. İçimiz yandı, kül oldu. Ekranlardan çığlıkları duydukça çaresizlik içerisinde adeta kıvrandık. İnsanlar cayır cayır yanıyordu. Ne itfaiye vardı ne de acil yardım ekipleri. Ateş tüm binayı sardığında boşluğa kendini bırakanlar, çarşafları ip yapıp kurtulmaya çalışanlar velhasıl büyük bir trajediyi hep birlikte canlı olarak izledik. Ölü sayısı 76 olarak açıklanırken 22 Ocak akşamı 79’a çıktığı belirtildi. İnşallah daha da artmaz. Her biri ayrı bir can, ayrı bir hayattı. Sayı olarak 79’u söylemek kolaydı. Onlarcası çocuk, onlarcası hayalleri olan gençti. Ömürlerinin baharında çoluk çocuk birlikte can verdiler. Her bir canın yürek yakan hikayesi var. Her bir canın kor olup düştüğü ocaklar var.
Depremdi, seldi doğal afet dedik. Peki bu neydi. Göz göre göre ihmal ve denetimsizlikti. Koca koca adamlar ekranlarda yok yetki ondaydı, yok şundaydı diyor. “Ya şundadır ya bunda” oyununa döndü. Bu saate kadar hiçbir erdemli insan çıkıp ta “yahu ben de de şu kadar ihmal vardı, ben de şu kadar sorumluyum deyip istifa etmedi.” Bu kadar mı onurumuzu yitirdik. Bu kadar mı insan hayatı ucuz. Ateş illa da sizi mi yakmalı ki acıyı hissedesiniz. Ben bile şimdiye kadar konakladığım otellerde gördüğüm ihmalleri yetkili yerlere neden bildirmedim diye kendimi suçlu hissederken bu işin asıl sorumluları nasıl bir ruh haline girmişler ki 79 ölünün acılarını görmüyorlar, duymuyorlar. Bunları düşündükçe insanlığımdan utanıyorum.
Topyekün arınma zamanı gelmedi mi? Hangi dinde, hangi inanışta böyle bir onursuzluk vardır. Anayasa ve kanunlar açık, yönetmelikler ortada. Yargı ve idare ayrı ayrı tahkikatlarını yapıp bir ay gibi bir sürede açık ve net bir şekilde kıvırmadan, halkın vicdanını rahatlatıp; sorumluları bulup 79 canın ve onca yaralının hesabını sorması lazım. Ucu kime dokunuyorsa dokunsun sorumlular adaletten kaçamamalılar. Temiz eller, temiz vicdanlara bugün daha çok ihtiyacımız var.
Bu faciada hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan gani gani rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, yakınlarına sabırlar dilerim.