Bugun...


Mine Ataman

facebook-paylas
YAŞAMI ONARAN TARIM – 4
Tarih: 24-03-2024 21:51:00 Güncelleme: 24-03-2024 21:51:00


Yapay mı, vegan mı, organik mi yoksa sadece konvansiyonel olanlar mı? Böceklerden oluşan kara sinek çorbası, yosun yatağında karides, böcek unlu açma, yapay yumurta soslu kazandibinden oluşan bir yemek veya hiç et yememe alternatifi. Hangisini tercih edersiniz. Tarım ve gıdada yeni yöntemleri benimsemeden önce beslenme kültüründe köklü bir restorasyona hazırlıklı olmakta fayda var.

BİTKİ ATIKLARI TOPRAĞI KORUR DAHA FAZLA PROTEİN ÜRETİLMESİNİ SAĞLAR

Geleceğe neden güvendiğimi soruyorlar, 20 yıl içinde gıda sorunu kalmayacağını, beslenme kültürünün kökten değişeceğini düşünüyorum. İnanmıyorlar. Oysa ben sırtımı bilime dayayıp geleceğe ortak olmaya çalışıyorum. Duvarınızdaki halıda akşam yemeğinizi üreteceğinizi söyleseydim, ya da iç içe geçmiş bir tarlada tarımda verimliliğin artacağını iddia etseydim. Son yılların en etkili meta analizlerinden birine dayanarak anlatacaklarım oldukça iştah açıcı. “Birbirine ekme” olarak adlandırılan yöntemi “buğday ile baklagilleri aynı tarlada üretmek” olarak düşünebilirsiniz. Amaç tarladaki çeşitliliğin çiftçileri şoklara karşı koruması ve dayanıklılığını artırması, aynı zamanda hastalıklarla etkin mücadele, daha az gübre ve ilaç anlamına geliyor. Uluslararası araştırma ekibi 226 saha deneyiminin meta analizini yaptı.  Devasa veri setinden elde edilen bilgiler oldukça çarpıcı ve ezberbozan türden. Mahsullerin ne kadar karbon tuttuğu, ürünlerin protein değerlerindeki artış, su kullanımı kapasitesindeki artış, hastalıklarla mücadele, verime etkisi gibi pek çok başlıkta sonuçlar elde edildi. Tek kültürlü üretim modeliyle karşılaştırıldığında çığır açan saptamalarla karşılaşıldı.

Bir araziyi iki ürün arasında paylaşmak bir ürün için verim kaybı olsa da diğer ürünün protein değerinde artışa işaret etti. Bitkilerin tarla arkadaşlığı onların her ikisinin de protein değerlerinde yükselme olduğunu ortaya çıkardı. İyi arkadaşlar insanı güçlendirir lafı boşa söylenmemiş demek ki. Elbette kimlerin kimlerle arkadaş olacağı çok önemli. En iyi dostluğun birlikte yetiştirildiklerinde her ikisin de protein değeri yüzde 10 artan mısır ve bezelye arasında olduğu saptandı.

Mısır ve baklagiller birlikte ekildiklerinde gübrelerden birim başına daha fazla verim elde edildi. Baklagillerin nitrojen sabitleyici özellikleri kimyasal gübrenin etkisini artırdı.

Birlikte ekim daha az kaynak gerektirirken, daha besleyici ürünlerin yetişmesine olanak sağlıyor. Hava olaylarına karşı tarlayı korumak, zararlılarla etkili mücadele, daha fazla tozlayıcı çekme potansiyeli açısından ekosisteme de katkı sunabilecek bir sistem olmaya güçlü bir aday. Farklı kök yapıları sayesinde bitkilerin topraktan besin alma düzeyinin artması, gübre ihtiyacının azalması, çevresel kirliliğin azalması gibi avantajlar sistemin diğer önemli avantajları.

GEZEGEN DOSTU YEMEKLER

Yapay mı, vegan mı, organik mi yoksa sadece konvansiyonel olanlar mı? Böceklerden oluşan kara sinek çorbası, yosun yatağında karides, böcek unlu açma, yapay yumurta soslu kazandibinden oluşan bir yemek veya hiç et yememe alternatifi. Hangisini tercih edersiniz. Tarım ve gıdada yeni yöntemleri benimsemeden önce beslenme kültüründe köklü bir restorasyona hazırlıklı olmakta fayda var.

Böcek tozu, yosun gibi “yeni nesil gıdalar”, proteince zenginleştirilmiş fonksiyonel gıdalar, laboratuvarda yapılanlar, çevre dostu olanlar hangisini yersek hem kendimizi hem de geleceği besleyebiliriz. Yeni nesil olanlar iklime dayanıklı, daha besleyiciler yapay hamburgerlere alıştık sayılır. Karmaşık risklerle dolu bir süreç, endüstrinin tüm paydaşlarının ikna edilmesi bir tarafa 8 milyarı ikna etmek binlerce yıllık kadim beslenme kültürüne meydan okumak ne kadar mümkün. Natura Food degisinde yayınlanan bir araştırmaya göre çözüm hepsini birlikte kullanmak eti azaltmak. Uzun lafın kısası ağzımızın tadı yakın tarihte kaçacak.

Yenilerin tadına alışık olmasak ta gezegenin ve türümüzün devamlılığı için bir süre “kan içtik kızılcık şerbeti kustuk” filmine başrolden gireceğiz. Söz konusu yeni nesil gıdalar kaynakları idareli kullanıyor, verimliler, toprağın ve su kaynaklarının yükünü hafifletiyorlar. En önemlisi de sera gazı emisyonlarını düşürüyorlar. Yapılan araştırmalara göre doğal ve doğal olmayanlardan oluşan menünün faturası gayet ucuz. Su kullanımı ve küresel ısınma potansiyelini yüzde 80 düşürebilirler.

Kendileri küçük faydaları büyük. Daha az tarım arazisi daha çok orman, daha çok çayda çıra, zenginleşen biyoçeşitlilik. Sizce de tat belleğimizde “yeni nesil besinlere” yer açmaya değmez mi?

MANTARLARDAN GELEN ŞİFA

Orman Genel Müdürlüğü orman köylülerinin gelirlerini artırmak, ekoturizm rotalarını tanıtmak ve odun dışı ürünlerin gastronomiye kazandırılması için pek çok çalışma yapıyor. Bal Ormanları bunlardan biri, ormanları iyileştirerek arıların keyifle gezmelerini, çiçeklerden polen toplamalarını desteklemek için onlara keyifli bir ortam yaratıyor. Arıların seveceği ağaçları çoğaltıyor, bakım yapıyor, yolları düzeltiyor. İklim felaketi olanca hızıyla gezegenin üzerine gelmeye devam ederken binlerce yıllık kadim bilgilerin bilimle harman hali, çözüm önerilerinin çoğalmasını, yaygınlaştırılmasını destekliyor. Hiç düşündünüz mü ormanları korumak, karbonu tutmak ve besin üretmek için ağaçlardaki mantarları çoğaltsak. Elma toplar gibi mantar hasadı yapsak. Bolu ve civarındaki gibi birçok orman köyünde kışlık azığın önemli bir bölümü ağaçlardan toplanan kıymetli mantarların kurutulması ve kışın menüye eklenmesi sayesinde sağlanıyor. Mikroormancılık denen yöntemle mantar yetiştirme ormanları kurmak. Karbonu tutan ve doğal protein üreten ilk ve tek üretim şekli.

Simbiyotik olarak büyüyen mantar sporlarının ağaçlara bırakılmasıyla elde edilecek milyonlarca ton besin, protein. Stirling Üniversitesi Profesörlerinden Paul Thomas “ağaç ve mantar birlikte büyüdükten sonra tarlaya ekilir” diyerek sistemi anlatıyor. Araştırmada Lactarius Deliciosus mantar türü ile test yaptılar. Ağaçlardaki mantarların insan besinin karşılama potansiyeline bakmak için geniş bir alanda 637 bin arazi parçasından elde edilen verilere bakarak, mikroormancılığın çevresel ayak izine ve ne kadar mantar üretebileceğini analiz ettiler. Sonuçları; geleneksel çiftliklerdeki sığır, domuz, koyun, deniz ürünleri, bakliyatlar, tahıllar gibi farklı besin türlerinin çevresel ayak iziyle karşılaştırdılar. En düşük ayak izine sahip baklagiller hektar başına yıllık 8 kg carbondioksit üretiyor. Oysa mikroormancılık hektar başına 12.8 ton karbon tutabilir. Her yıl milyonlarca yeni ağaç dikiliyor. 5 milyon hektarlık arazideki mikroorman yıllık 20 milyon insanın protein ihtiyacını karşılayabilir.

Gübre kaynaklı karbon emisyonu 2.6 gigatondan fazla havacılık ve denizciliğin neden olduğu kirliliğin toplamından fazla. İnsan türü onlarca ikilem içerisinde sağlıklı karar olmada oldukça zorlanıyor.

20 AĞAÇ 1.39 DERECE SICAKLIK DEĞİŞİMİ DEMEK

Vücut sıcaklığımız belli bir düzeyin üstüne çıktığında doktora gidiyoruz, ısıyı düşürmeye çalışıyoruz çeşitli antibiyotiklerle ısının yükselmesine sebep olan kök sorunu gidermeye çalışıyoruz. Kabul etmesek te gezegenin ısısı yükseldi, nasıl düşüreceğiz, keşke uygun fiyatlı bir antibiyotik versek biraz da serin havlu ile sıcaklığı düşürebilsek. Her öneri farklı bir sorun ve maliyetle heyecanımızı bertaraf ediyor. Motivasyonumuzu düşürmeden kaynakları etkin kullanarak ısıyı nasıl kontrol altında tutarız.

Mahallelere planlı şekilde, binalarla uyumlu yerleştirilmiş ağaçların gölgesi tenhada bir şiiri hak etse de asıl faydası daha kıymetli. Ağaçlar kentsel ısı adasını kontrol etmeye yardımcı olabilir. Kaldırımlar, sokaklar ısı emici yapılsa, binaların cepheleri ısıyı depolayan, gerektiğinde kullanan malzemeden inşa edilse, ağaçlar güneşe kalkan olsa, üzerinde mantar yetiştirsek, yaşlılara gölge etse hayali bile güzel demeye gerek kalmadı. Ohio Üniversitesi şehir bölge planlama profesörü Jean Michel Guldmann ve ekibi, Columbus’taki 36 kilometrekarelik bir alanın üç boyutlu modelini yaptılar. Modellemeye kentteki çimenlikler, kaldırımlar, binalar eklendi. 14 Eylül 2015 günü sabah 11’den öğlene kadar binaların ve ağaçların yaptığı gölgeler hesaplandı. Aynı anda şehrin üzerinden geçen bir NASA uydusundan alınan 39.715 sıcaklık verisiyle ilgili veriler birleştirildi.

Çalışmanın sonuçları Computers Environment dergisinde yayınlandı. Ağaçların, gölge yaparak ve terleme yoluyla ortamı soğuttuklarını belirlediler. Mahalle simülasyonunda 20 olgun ağacın olduğu mahallede sıcaklığın1.39 derece daha düşük olduğu ortaya çıktı. Geçtiğimiz yıllarda ABD’nin 6o şehrinde yapılan bir araştırmaya göre; yaz sıcaklıklarının kentlerde ormanlık kırsala göre 2.4 derece daha yüksek olduğu belirlenmişti.

Toprağı iyileştiren, türümüze şifa “onarıcı tarım” geleceğe, tarıma değer.



Bu yazı 4251 defa okunmuştur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI