Bugun...


Mine Ataman

facebook-paylas
B?R ÇAY H?KAYES?
Tarih: 05-11-2023 22:20:00 Güncelleme: 05-11-2023 22:20:00


1921 y?l? nisan ay?nda mecliste kurulan bir komisyonda, Ziraat Genel Müdürü olarak ?ktisat Bakanl??? ad?na temsilci olarak kat?lan Zihni Derin’in; o gün ortaya att??? bir fikir koca bir bölgenin hayat?n? ileride de?i?tirecekti

Kim derdi ki dillere destan çocuklu?um, ?imdi de çay konusu ile gündeme gelecek; belle?ime  ili?tirilmi? çay an?lar? korona virüs günlerinin en önemli hat?ralar? olacakt?.

Her ?ey whatsapp gruplar?mdan birine dü?en bir mesaj ile yeniden can buldu. Ben de madem evde hayat,  elde zaman var dedim, mevzunun detaylar?n? kaleme almak istedim.  Belgeye göre Çin’de görev yapan bir doktor virüse kar?? bir çözüm bulmu?; COV?D19’un etkisini azaltacak mucize,  çay?n içerisindeki etkin madde imi?. Çin hükümeti virüsle mücadele sürecinde hastalara ve sa?l?k çal??anlar?na günde 3 ö?ün çay ikram etmi?, bu sayede kötü gidi?at? kontrol alt?na alm??. Elbette bilim çevreleri,  konunun  sa?l?k ve bilim boyutunun bu kadar basit olmad???n? bilecek ve bu mesajlara muzipçe  gülümseyecek  kadar olaya vak?ft?r. Bize dü?en konudan kendimize görev ç?karmak,  çay konusunu masaya yat?rmak olacakt?r.  Madem böyle iddial? bir durum var ben de çay?n tarihi, faydalar?, çocuklu?uma katk?lar? tüm boyutlar?yla çay? sizlerle payla?mak istedim.

Çocukken çay kelimesi bir tarafta geçim bir tarafta e?lence kelimelerinin  kar??l???yd?. R?z?kt?, çünkü geçim denilen derin mevzunun en önemli unsuru çay tar?m?yd?. Gerçi o zamanlar tar?m denen kavram sadece okulda gördü?ümüz co?rafya dersiyle s?n?rl?, s?radan bir kavramd?. Bölge için çay?n stratejik  önemini  ?öyle bir tarafa b?rak?n, strateji kelimesi anneannemin köyüne belli ki hiç  u?ramam??t?. Yani çay,  Nazif dedenin sabah ak?am içti?i öylesine bir içecekti.  Tat ve aroma kavramlar? bahçedeki karayemi?ler, bostandaki patateslerin çiçek kokular?yla s?n?rl?yd?. Tat denen ?eyin büyük ölçüde koku alma yetene?i ile ba?lay?p tat reseptörleriyle devam eden teknik bir süreç oldu?unu henüz ke?fetmemi?tik. Somaliye denen kavrama ne kadar uzak oldu?umuzu var?n siz dü?ünün art?k.

Takdir edersiniz ki o y?llar Japon çay seremonisinden henüz haberdar de?ildik. Bu bak?mdan çay?n tarihi ve kültürel de?eri sadece Ajda Pekkan bardaklar?yla s?n?rl?yd? bizim oralarda. O da her evde bulunmayan, misafir geldi?inde çelik tepsinin üzerinde gümü? ka??kla arz? endam eden sal?na sal?na teyzelerin ellerinden büyük amcalara, büyük büyük dedelere sunulan çay?n afilli barda??yd?. Kahvalt?da ince belli olan de?il geni?çe, bir de oval tutma yeri olan  belli ki kötü camdan yap?lm?? plasti?i and?ran ?i?manca bir bardaktan bol ?ekerli, içine ekmek band?r?lm?? çaylar? ailecek hüpletirdik. Abart?p içine süt katanlar, çay?n kekini yapanlar, çaydan vazgeçmeyip yardan geçenler uzun çay sohbetlerinin temel konular?yd?.

Köylüler için çiseli havalarda çay almak, çay? s?rt?nda ta??mak, çay?n içindeki yabani otlar? temizlemek, çaya gübre atmak  ?imdilerin moda kavram?yla çay tar?m?n?n zorluklar?yd?. Bizim oralarda hayat çay al?m takvimine göre belirlenirdi. Mesela yaylaya gitme, merzeye göçme, yayladan dönme, vartovar vakti gibi tüm dönemsel konular y?lda dört sefer yap?lan çay alma dönemlerine göre belirlenirdi.   Çay tar?m? aile içinde yap?lan  bir eylem olup, tamamen ya?am ?ekline dönü?mü?tü. K?sa tarihine ra?men bölge, çay?n anavatan? olarak kabul edilmi? halk çay? hayat?n?n merkezine koymu?tu.

Çay tar?m? çok çal??mak demekti. Çal??man?n nesi keyifli demeyin ben hiç çay bahçesinde çal??maktan gocunan, çay ta??d??? için yorulan kimseyle kar??la?mad?m. Herkes mutlu, heyecanl? ve  cesurdu. Mesela siz hiç 80 kg s?rt?nda ta??yan bir büyükanne gördünüz mü?  Belki aralar?nda baz? mutsuzlar olabilirdi. Onun da sebebi çaylar?n aras?ndaki yabani otlar?n temizlenmesi ile ilgiliydi. Yabani ot derken ?imdilerde Ender Saraç hocam?n sürekli yiyin dedi?i ?s?rgan otu bizim için en sinir bozucu yabaniydi. Çünkü öyle bir yakard? ki a?k ac?s?ndan beter olurdunuz.  ‘’Ac?s? geçer, bir ?ey  olmaz romatizmaya iyi gelir’’ diyen büyükanneler  konuya son noktay? koyard?. Is?rgan?n hele bir de tohum k?sm? vard? ki, Allah korusun ate?e pervane olsan o kadar yanmaz yürek mazallah.

Çay tar?m?n?n keyfi  taraf? var m?yd? diye soranlara  mecilik denen olay derim.  ?mece kelimesi her nas?lsa Hem?in köylerine mecilik olarak çevrilmi?ti. Genç k?zlar, anneler, anneanneler, çocuklar da?lar? devirircesine  çayl???n ba??ndan girer sonundan ç?kard?. Yamaçlardan dalgalanan ku? misali yer nerede gök nerede demeden ayakta bile zor durulacak dik yamaçlarda çaya tutunan, hayata tutunurdu.   Ara verildi?inde ö?len yeme?i dillere destan muhlama  ile taçland?r?l?rd?. Çayl?k çay?n bulundu?u alana verilen isimdi, baz? ya?l?lar ‘’çayl???n dili olsa da konu?sa’’ derlerdi. Her çay tarlas?n?n yan?na bir erik a?ac? bir  de haçaçur armudu dikilirdi.  Erik hayat?n ac?s?, armut da dünyan?n tad?yd? zaman?nda.  S?caktan bunalanlar ceviz a?ac?n?n alt?nda tenhaya, karn?  ac?kanlar ek?i eri?in dal?na konard?. Erik a?ac? verimli ve ihti?aml?yd?; yaz sonuna do?ru büyük mantarlar tüm vücudunu kaplard?. A?açtan toplanan mantar çayl?ktakine hayat, mantar?n aromas? çaya lezzet katard?.   Son y?llarda itinayla budanm??, peyzaj mimarisinin hünerlerinden faydalan?lm?? estetik çay tarlalar? o zamanlar önünde parayla çekim yap?lan yerler de?ildi.  Olsa olsa küçük radyodan yurttan sesler halk müzi?i toplulu?undan türküler dinlenirdi yamac?nda çayl?klar?n. Bahçe tasar?m?ndan nasibini almasa da çay bahçeleri herkesin medar -?  iftihar?yd?.  Rahmetli lele  çay tarlas?n?n intizam?yla,  o kadar övünürdü ki içine bal döksen yalan?rd? o denli.  Çay al?rken atma türkü gelene?i çayl?klar aras? tema?an?n en co?rafi izdü?ümüydü. Irmaklar aras?ndan, çayl?klar üzerinden a??p giden kelimeler kar?? köye müzik olur gönüllere f?s?ldard?.

Çocuklar çayl??a su ta??rd?, susayanlar içsin diye. Hasat bitti?inde de  çayl?ktaki küçük tohumlar? toplard?k, k???n oyuncak kadrosuna dâhil etmek üzere.   Çocuklar çaylar?n üzerinden o tarafa bu tarafa yuvarlan?p giderlerdi. ??in en korkunç taraf? nadiren de olsa çaylar?n aras?ndan ç?kan y?lanlard?. Ona da al??an Hem?inli’ler co?rafyan?n kader oldu?unu binlerce y?ld?r zaten çok iyi kavram??lard?.  Kader dedi?in  her neyse,  bir bölgeyi r?z?k sahibi yapm??; bulutlar?n ülkesinde çocuklar?n okumas?n? sa?lam??t?.  Bu sebeptendir ki duas? bol, keyfi çoktu çay?n.

Çay?n sat?? k?sm? da pek muhabbetli, pek çetrefilliydi. Her y?lba?? belirlenen kotalar, çay kalitesi yönünde belirlenen kriterler hepsi sat?? stratejisini etkilerdi  çay tar?m? yapan köylülerin. Çaykur bilinen ilk ve en resmi devlet makam?yd?. Çaykur’dan gelecek her aç?klama Ali dedenin radyosundan bütün mahalleye canl? yay?nlan?r,  çay cüzdanlar? yava?tan çekmeceden ç?kar?l?rd?. ‘’Çay paras?’’ denen finans terimi;  manifaturaya çiçekli pazen sipari?inin verildi?i, meyveli gazozun kapa??n?n aç?ld???,  nahiyedeki küçük pastanenin raflar?n?n bo?alt?ld??? zaman demekti. Çay paras? deyip öyle hafife al?nacak bir muhasebe kayd? de?ildi.  Çay defteri borç ve alacak defteriydi ayn? zamanda. Onun ondan alaca??, k?rk kilo kom?u defterinden borç, Ay?e teyzede kalan yirmi kilo hepsi, hesab?n? yapanlar?n, çay?, çorbay?, ya?am? payla?anlar?n gelecek defteriydi. Dert defteri mi desem, deva defteri mi desem hepsi içinde zamana not edilmi?, bir küçük yapraktan bir bardak çaya yolculuk demekti.

Çay çok eskiden elle toplan?rm??, eli su toplay?p, nas?r tutanlar parmaklar?n? ço?u zaman hissetmezlermi?. Çay makas?n?n icad?, uzay meki?inin icad? kadar co?kuyla kutlanm?? bizim oralarda. Önceleri baz?lar? bu teknolojik aleti çayla parmaklar? aras?na almak istememi?. Ama zamanla onun da markas? iyisi kötüsü köylünün gönlünü de ellerini de fethetmi?. Çay?n ekimi, bak?m?, al?m?, sat?m? her a?amas? kültürel bir yans?may? da beraberinde getirmi?. Yeme içme al??kanl?klar?, y?ll?k çal??ma düzeni, çocuklar?n e?itimi, evlerin mimari yap?s? ya?am?n her detay?, çay kültürüyle harmanlam?? olarak ç?kar kar??m?za Rize’de.

Çayl?ktan barda?a bir yudumluk çay hikâyesinin her bir süreci zorluklar, sevinçler ve sürprizlerle doluydu hiç ?üphesiz.

Sürecin tamam?ndan herkes kendi pay?na dü?eni sahiplenir,  kendi zorluklar?n? ya?ard?. Çocuklar için   keyifli  bir a?ama da al?m yeri  süreciydi. ‘’Al?m yeri’’ çay?n sat?ld??? yer anlam?na gelen büyük beton bir fabrika görünümünde mucizevi alanlard?. Kap?da çaylar torbalar?n içinde gölgede beklerken, i?te burada g?ybet g?rla giderdi. Muhabbetin ard? arkas? kesilmezdi. Taraflar, bertaraflar, haval?lar, yoksullar gruplar halinde çay eksperinin gelip onlar? s?ras?yla içeri almas?n? beklerdi. Al?nan çaylar e?lenceli oyunlarla kamyonlara yüklenir,  kamyonlar yapraklar? döke saça yollara, fabrikalara giderdi.  Al?m yerlerinin yak?nlar?nda meyve a?açlar?, de?irmenler ve pu?arlar olurdu.  Pu?arlar oluk oluk su akan herkesin doya doya su içti?i duraklard?.  Çay sat?m? beklenirken bir taraftan da de?irmen de m?s?rlar una dönü?türülürdü.  Al?m yeri öyle alelade yerler de?illerdi. Orada muhabbetler köpürtülür, a?klar filiz verir, dostluklar peki?ir sosyalle?me en üst seviyeye ta??n?rd?. Oras? ferahlama noktas?yd?. Sosyal mesafeyi var?n siz dü?ünün.

Bahçe tar?m? olmas?na kar??n  d??ar?dan i?çi kullan?lmazd?. Çay? çok fazla olanlar da meci sistemiyle  i?lerini planlar ya da yar?c?l?k sistemini kullan?rlard?. Varl?kl? aileler art?k tamamen ?ehirlere göçmü?, büyük çay bahçelerini kiralamaya ba?lam??lard?.

Mevsimler de?i?irken çay?n ya?amla iç içe olu?u hiç azalmayan, bitmeyen bir serüvene dönü?mü?tü y?l boyunca.   Kimilerine göre çay kolay bir tar?m türü,  kimileri ise çayl???n?n ba??ndan y?l boyu ayr?lmazd?. Hayvan gübresiyle topra?? zenginle?tirme, budama, tohumlar?n? toplama, içini temizleme çay bak?m?n?n  zorlu a?amalar?ndand?. Özellikle de  çay tar?m?n ilk yap?lmaya ba?lad??? zamanlarda da? gibi ormanl?k alanlar sökülmü?, çapalanm?? uzmanlar e?li?inde çayl??a dönü?türülmü?. Sertler yap?larak birer metre aral?klarla ekilen ilk tohumlar y?llar içinde fidana geldikçe Rize’ye de can gelmi?.

Rize’de hayat derelerin co?kun sular?, a?açlar?n devasa gölgesi gibi önüne ald???n? ya?am?n cilvesine katar gider. Durmak için daha yukar?, durdurmak için  daha yamaca t?rmanmak ilk kurald?r. Çayl?klar do?aya de?il insanl??a meydan okur üzerindeki ye?il çocuklar?yla.  Çoluk çocuk, kad?n erkek kurum tutmu? oca??n ba??nda ayn? sofray? payla??r, ayn? kederin derdine dertlenirler. Kad?nlar?n hep tarlada oldu?unu yazanlar vard?r, oysa Hem?in ve civar?nda kad?n her ?eyi yönetir, her süreci planlard?.  Oradaki demokrasi anlay??? kad?n erkek olarak de?il insan olarak taraflar?n uyumu ile dengelenen bir ironiden beslenirdi. Tam da bu noktaya de?inmi?ken, ‘’erkekler kahvede Karadeniz’de hep kad?nlar çal???yor’’ kli?esini duyar gibiyim. Modern dünyan?n  ?ehir efsanelerinden biri de buydu. Do?rusu nas?l m?yd?? Erkekler çay  fabrikas?nda vardiyal? çal???rd?. Genelde gündüzleri ya uyurlard? ya da fabrikadalard?. Elbette fabrikadan gelip kahvede oyun oynayanlarda vard? ama onlar kalabal?k içinde az?nl?klard?. Yani bilinenin aksine Karadeniz’de tembel olmak, tembel kad?n olmak, tembel çocuk olmak, tembel erkek olmak kavram? gerçe?i yans?tmazd?.

Fabrikada i?çi olmak  önceleri memur olmakla e?de?erdi. Her evden bir veya birkaç ki?i fabrikan?n r?zk?ndan ailesinin gelece?ini nemalan?rd?. Fabrikaya i?çi al?nacak haberleri memur s?navlar? kadar ra?bet gören bol umutlu süreçlerdi. Fabrikadan dönenler bir somun ekme?i filesine takar, gururla nahiyeden köye h?zl? ad?mlarla ula??rd?.

Çay?n tarihi öyle dilden dile dola?an, sürekli anlat?lan bir hikâye de?ildi o zamanlar. Onunla ilgili en çok bilinen,  Zihni Derin amca idi. Onun hayat hikâyesi, Karadeniz tar?m?na kazand?rd?klar?, Rize’de ya?ad??? kaza tüm bunlar sadece kahraman insan kontenjan?ndan anlat?lan efsanevi hikâyelerdi. Bildiklerimizin ço?u ilkokuldaki hayat bilgisi dersinden dev?irmeydi. Zaman?nda Zihni Derin,  Rize’ye gelmi? çay buraya yak???r demi?, ekilmi? sonrada Karadeniz’in hayat? de?i?mi? diye anlat?rd? ö?retmenlerimiz.

Gelelim i?in do?rusuna..

1921 y?l? nisan ay?nda mecliste kurulan bir komisyonda, Ziraat Genel Müdürü olarak ?ktisat Bakanl??? ad?na temsilci olarak  kat?lan Zihni Derin’in;  o gün ortaya att??? bir fikir koca bir bölgenin hayat?n? ileride de?i?tirecekti. Komisyonda Rize ve çevresinin huzurlu bir ya?ama kavu?abilmesi için öncelikle insanlar?n geçimini sa?layacak i? ve çal??ma imkân?na kavu?turulmas? gerekti?ini  anlat?r. Herkes bu fikri kabul eder ve çal??malar ba?lar.  Manidard?r ki aradan yüzy?l geçmesine ra?men hala bölgesel kalk?nmada, k?rsal kalk?nman?n, tar?msal yat?r?mlar?n önemi yeniden gündeme gelmekte. Yüz y?ld?r bölge halk?na umut da??tan çay, bu günlerde en istikrarl? tar?msal faaliyetlerden biri olarak yap?lmaya devam etmektedir.

Hiç ?üphesiz Karadeniz bölgesinde çay tar?m? ile birlikte birçok tar?msal ürün için de  ara?t?rma ba?lat?lm??t? Cumhuriyet öncesi dönemde. Mandalina, bambu, turunçgil çe?itleri hala daha bölgede varl???n?  sürdürmektedir.   Hatta o dönemde yurdun dört bir taraf?nda Ziraat Fakülteleri kurulup çok de?erli ziraat mühendisleri ülkeye davet edilmi?;  Türkiye’den gençler Avrupa’n?n önemli okullar?na e?itime gönderilmi?ti.

Çay?n tarihi, çay?n Osmanl? ile olan ili?kisi, çay?n kökeni  hepsi birbirinden ilginç konulard?. Çay bitkisinin Latincesi “thea sinensis”tir. Anavatan? Çin’in Fu-kien bölgesi halk?n?n konu?tu?u Amoy lehçesinde t’e (theh), seçkinlerin kulland??? Mandarin lehçesinde ise ç’a (tcha) ?eklinde telaffuz edilmektedir. Amoy biçimi Bat? dillerinde thé, tea ?eklinde kullan?l?rken, kuzeydeki Mandarin söyleni? biçimi Japonya, Hindistan, ?ran ve Rusya’ya geçmi?, buralarda da  ‘’ça, çay, ?ay’’ olarak kullan?lmaya ba?lanm??t?r.

Türkiye’ye geldi?inde  çay ?eklinde bir kullan?m olmu?tur. Nedeni Rusya ve civar?ndaki ülkelere gurbete giden Hem?in’li erkeklerle ilgiliydi. Çay?n çocukluk an?lar?m ve modern hayat?n içerisindeki etkisine biraz ara verip kökenine bakal?m m??

Çin’de yakla??k 5 bin y?ld?r ekilmekte olan çay, toplumsal bir ritüelin de ana unsuruydu. Biz de çay içmek sosyalle?menin, Uzakdo?u’da ise içe dönü?ün simgesidir. Güne ba?larken içilen çay zindeli?i, ak?am içilen çay günün ar?nmas? anlam?na gelir. Japon çay seremonisi sükûneti, dinginli?i ifade ederken biz de co?kuyu, payla??m?, rahatlamay? ifade eder. Çay?n  demlenmesi, içim ?ekli, barda??, yan?ndaki ikraml?klar kültürden kültüre farkl?l?k göstermektedir. Günün her an?nda, her bulu?mada çay; sevginin, sayg?n?n, de?er vermenin simgesidir. Çay ile imzalar at?l?r, çay e?lik eder a?klara, çay ile anla?malar kutlan?r.  Çay;  uzun vadede bölge halk?yla bütünle?mi? dinamik, co?kulu Karadeniz insan?n?n tüm karakteristik özelliklerini  üzerinde ta??r. Kimi k?tlama çay sever, kimi pa?a çay? ile keyfine keyif katar. K?tl?k zamanlar?nda yan?nda kurutulmu? meyvelerle ikram edilir. Tüm yo?un günlerden sonra bir çay koy da yorgunlu?umuzu atal?m diyenler günden geceye çay?n iyile?tirici etkisiyle dost meclislerini, kom?uluk ili?kilerini gelece?e ta??yanlar hepsi ayn? co?rafyaya gönlünü yaslam?? insanlard?r.

Nitekim sert bir çay koy, aç?k olsun, pa?a çay? olsun, k?tlama olsun derken her biri bir duygunun, bir tavr?n bir bardakta, bir renkte vücut bulmu? halidir. Onun rengini gökku?a??nda aramak, onun kokusunu çiçeklerden sormak, onun hazz?n? y?ld?zlarla payla?mak olsa olsa fani bir aray??t?r. O renklerin içinden, o kokular?n aras?ndan, o hazz?n kuytular?ndan ar?nm?? kendine münhas?r; kendi teruar?n?n haf?zas?d?r yudum yudum içilen.

Yeryüzünde be? bin y?ldan beri kullan?lmakta olan çay ilk defa Çin’de ortaya ç?km??t?r.  Hem ilâç hem de keyif verici bir içecek olarak yayg?nla?an çay; zaman içinde bir içecekten öte kültürel bir anlam kazanmaya ba?lam??t?r. Çay Çin d???nda Japonya’da tüketilmeye ba?land???nda seremonilerin de muhtevas?n? olu?turmu?tur. Çin’de  hat sanat? gibi farkl? sanatlar? icra edenler, çay seremonisiyle birle?tirilip milli çay seremoni sanatç?lar?n? yaratm??lard?r.

  1. yüzy?lda  çay?n ziraat?na ba?lanm?? ve XII. yüzy?lda kütlesel üretime geçilmi?tir. Çay, devam eden y?llarda Hindistan, Mo?olistan, ?ran ve Ortado?u  ile  bulu?tu.

Safeviler XVII yüzy?l ortalar?nda iyiden iyiye çay? benimseyerek, onu sadece yaz?n içilen de?il y?l boyu tüketilen bir içece?e dönü?türdüler.  Isfahan’da “çay – ? H?tah?ahane” (Çin çay? evi) adl? i?letmeler aç?lmaya ba?lad?.  Ruslar da Mo?ollar ve ?slam dünyas?ndan sonra çay? tan?maya ba?lad?. Göçler ve sava?lar çay?n kültür elçileri oldu bir bak?ma. Herkes kendi belle?inde ve s?rt?nda ta??d??? tohumu, kültürü gitti?i yerlere an? olarak, tar?msal üretim olarak ta??d?. Kazak, Türkmen ve Özbek’ler de Rus hâkimiyetindeyken çay tüketir hale geldiler. Bölgeden gelen göçler, diplomatik görü?meler çay?n Osmanl? co?rafyas?na ta??nmas?n? sa?lad?. Sava?lar?n ard?ndan bir bardak çay?n, dü?mana bile ikram edilen kan k?rm?z? rengi kald? u?rad??? damaklarda.

Sömürgecilik faaliyetleri çay?n Avrupa ile tan??mas?n? sa?lad?. Ortado?u’da kahve, çay, çikolata, ?eker gibi ürünlerin ke?fiyle beraber baharat yolu,  kültürel ve ekonomik de?erini kaybetmeye ba?lad?.  Uzun y?llar dünya çay üretim ve ihracat dengesi büyük ?irketlerin ve ülkelerin kontrolünde süregeldi.

Türkler’in çayla tan??ma maceras? Hun’lar?n Çin etkisine girdikleri dönemde oldu?u dü?ünülmektedir. Nitekim I. Yüzy?l?n ba?lar?ndan kalan bronz bir  kab?n içerisinde çay kal?nt?lar?na rastlanm??t?r.  Çay?n Türk topluluklar aras?nda yayg?nla?mas?n? büyük ölçüde Ahmet Yesevi sa?lam??t?r. Kendisi Çin yak?nlar?ndaki bir Türkistan köyünde ikram edilen çay? o kadar be?enmi?tir ki herkese önermi? ve çay?n rahatlat?c?, mutluluk verici özelli?inden s?kça bahsetmi?tir.

Daha sonralar?, Mo?ol sald?r?lar? yüzünden çay kültüründen uzakla?an Türkler; Osmanl? ile yeniden eski dostlar? çay ile bulu?tular.  Osmanl?’n?n çay ile tam olarak ne zaman tan??t??? kesin olmamakla beraber; XVI. Yüzy?la kadar gitti?i dü?ünülebilir.   Evliya Çelebi, ?stanbul ve Bitlis’te baz? konaklarda ve devlet dairelerinde çay?n ikram edilen ikraml?klar aras?nda oldu?unu anlat?r.

O dönemlerde çay yapraklar? aktarlarda ?ifa kayna?? olarak da sat?lmaktad?r. Günümüzde özellikle de ye?il çay?n, beyaz çay?n ve çay pudras?n?n ?ifac? özellikleri o tarihlerde de  kullan?lmaktayd?. ?eyhülislâm Damadzâde Ebülhayr Ahmed Efendi 1711 y?l?nda yazd???  ‘’Çay Risâlesi’’nde çay?n faydalar?ndan bahsetmi?tir.

Ku?kusuz Osmanl? tarihi belgelerinde yeme içme ile ilgili konular ancak Saray’a al?nan sat?nalma kay?t defterlerinden ö?renilebilmektedir. Bu anlamda; “kilâr-? âmire” için sat?n al?nan malzeme listesinde çay da vard?r. Saray’da çay içildi?ine dair herhangi bir belge bulunmamaktad?r. O  dönemde yayg?n olarak yap?lan ?erbetlerde antioksidan özelli?i münasebetiyle kullan?lm?? olmas? kuvvetle muhtemeldir.

XIX. yüzy?la geldi?imizde çay art?k;  önemli konak ve resmi yerlerde içecek ikramlar? aras?na girmi?tir. Özellikle yurt d???ndan gelenlere ikram edilen, itibarl? bir içecek olmu?tur. Osmanl? döneminde çay piyasas?na Kafkasya kökenli tüccarlar hâkimken, ilerleyen dönemlerde Ermeni ve Rum esnaflar etkili olmaya ba?lam??t?r.  Hali haz?rda Türkiye’nin en önemli çay fabrikalar?ndan birine sahip olan Lipton, 1889’da ilk paketli çay?n?n ?stanbul’da sat???na ba?lam??t?r.

  1. Me?rutiyet’in ilan?ndan sonra çay ticaretinde tekrar Türk tacirler ön plana ç?kmaya ba?lar. Önceleri Çin ve Japonya’dan çay ithalat? yap?l?rken sonralar?; ?ngiltere pay sahibi olmaya ba?lad?. Gemilerle ?stanbul’a gelen çaylar ?zmir ve Trabzon limanlar?ndan vilayetlere da??t?lmaktayd?.

Birçok alanda oldu?u gibi çay?n Anadolu’da yayg?nla?mas? ve günümüz anlam?yla tüketilmeye ba?lanmas? yine Tanzimat döneminde denk gelir.  Bat?l?la?ma döneminde Avrupa’ya gidip dönen yüksek bürokrat ve ö?renciler orada gördükleri çay kültürünü ?stanbul’a oradan da tüm Türkiye’ye ta??d?lar. Sadece Avrupa taraf?ndan de?il e? zamanl? olarak ?ran ve Rusya’dan gelen göçmenler de  yanlar?nda çay kültürünü ülkeye ta??d?lar.

Erzurum ve Kars yöresinde çay semaverden içilir yan?nda da kel simit dedi?imiz simit vard?r, tüm bunlar çayda Rus etkisini yans?t?r.  Do?u’nun birçok ?ehrinde çok demli çay içilmesi de ?ran etkisinin kal?nt?lar?d?r.

Tanzimattan sonra kahvehanelerde çay art?k kahvenin yerini almaya ba?lam??t?r.  1860’l? y?llara gelindi?inde sadece çay satan yerler aç?lmaya ba?land?. Çaykur’un “Çayla” projesi bu anlamda ayn? amaca hizmet eden bir i?letme olarak, çok güzel bir örnek olsa gerek.  Divanyolu – Beyaz?t – ?ehzadeba??  interland?nda da sadece çay satan dükkânlar iyiden iyiye ço?almaya ba?lad?. Dönemin ?airleri, yazarlar?, akademisyenleri, bürokratlar?, sanatç? ve zanaatkârlar? buralar?n müdavimi oldu. Çay ayn? dönemde romanlara, ?iirlere, kantolara, piyeslere konu, sanatç?lara ilham oldu.

Söz konusu dönemde ?ngiltere’de ki benzerleri gibi çay partileri cemiyetin kad?nlar?n?n ve erkeklerinin yo?un ilgi gösterdi?i etkinlikler olup ç?km??t?. Çay?n k??ladaki hikayesi, cephe de motivasyon arac? olmas?, halk? kahvehanelerde bulu?turmas?, rahatlat?c? etkisi  gibi hususlar, giderek çay?n  milli bir kültür halini almaya ba?lamas?n? sa?lad?.

?ifal? ot olarak Uzakdo?u ve Rusya’dan gelen çay bitkisi tiryakilerinin yayg?nla?mas?yla beraber Çayhanelerin de kendi için de uzmanla?mas?na neden oluyor.  Çayhaneler de kendi aralar?nda s?n?fland?r?l?yordu; en önemlisi ?air ve yazarlar?n, sanatkârlar?n tüm gün ilim irfan konu?tuklar?, önemli toplant?lara ev sahipli?i yapan çayhanelerdi.  ?kincisi,  küçük devlet erbaplar?n?n günün yorgunlu?unu atmak ve devlet i?lerini hasbihal etmek için bulu?tuklar? mekânlard?.  Bir de esnaf ve küçük burjuvan?n bulu?up fikir beyan  etti?i çayhaneler vard? ki bunlar giderek halk tabakas?n? da içerisine dâhil etmeye ba?lam??t?.  Mirasyedilerin gitti?i çayhaneler, ayaktak?m?n?n devam etti?i mekânlar asl?nda çok da istenilmeyen, racon kesilen türden i?letmelerdi. Kendi aras?nda yap?lan bu s?n?fland?rma amac?na göre hizmet ederken çay?n kalitesi, sunumu ve sohbeti de elbette meseleye e?lik eden türdendi.

Çay?n yayg?nla?t??? dönemde birçok dergi de konu ile ilgili yarat?c? makaleler  yay?mlan?yor, edebiyatta çay konusu i?leniyordu.  Cumhuriyet döneminde çay?n  bir tar?m ürünü olarak yayg?nla?t?r?lma ba?lanmas?yla beraber yaz?lan yaz?lar da daha akademik ve bilimsel bir içerik kazanm??t?. Çay?n tarihiyle ilgili tarih kitaplar?nda çok fazla bilgi olmamas? Türk tarih yaz?m anlay???ndan kaynaklansa gerek. Bu bak?mdan çay konusundaki bilgiler yabanc? seyyahlar, sat?n alma kay?tlar? üzerinden derlenmektedir a??rl?kl? olarak.

Tanzimat asl?nda Cumhuriyet öncesi önemli bir at?l?m zaman?d?r. Ekonomik ve siyasi olarak yeniden güç kazanmak isteyen Osmanl?,  tar?m politikalar?n? gündemine al?yor. ?stanbul, Bursa, Selanik gibi önemli tar?m havzalar?nda Ziraat okullar? aç?l?yor. Hatta 1879 y?l?ndaki kay?tlara göre; Trabzon salnamesinde kay?tl?. Lazistan Sanca??na ba?l? Hopa kazas?nda 20 bin, Arhavi nahiyesinde 5 bin ton çay üretildi?i kay?tlara geçiyor.  O dönemde çaya ‘’Moskov çay?’’ deniyor. II. Abdülhamit tar?ma çok önem vermekte olup, tüm vilayetlerden kendisine tar?msal üretimden örnekler gitmektedir. Trabzon’da yeti?tirilen çaylar?n körpecik filizleri toplan?p kendisine gönderiliyor. Yenilebilir sa?l?k kavram?n?n oldukça önemli oldu?u Osmanl? mutfa??nda hekimler ve a?ç?lar birlikte çal??maktad?r. Saray hekimi beyaz çay?n yat??t?r?c?, gençlik iksiri veren özelli?inden s?kça bahsediyor. Padi?ah’?n çay? sevmesiyle Trabzon bölgesindeki çay tar?m?na daha da önem veriliyor.

Çay?n  sadece Karadeniz’e has oldu?unu dü?ünen anneannem için çay?n hikâyesi oldukça kar???k ve çok uluslu olsa gerek. Sofras?na konuk oldu?u tüm toplumlarda farkl? bir kültüre temel olu?turmu? çay?n hikâyesinde herkesten bir parça olsa gerek.

Çay?n hikâyesi onun kan k?rm?z? renginde, her y?l yeniden filizlenen yapra??nda ya?ar. Anadolu co?rafyas?na ait Edirne k?rm?z?s? gibi Türk çay?n? di?erlerinden ay?ran özelli?i onun renginde, demlenme ?eklinde ve en önemlisi de onu toplayanlarla kurdu?u özel ba?da olsa gerek. Rizeli’ler heyecanlar?n?, dik yamaçlarla olan uyumlu ya?amlar?n?, co?rafyan?n hüznünü bir bardak çaya aktard? yüzy?ld?r. Onun içindir ki kimi çay?n? be? dakika, kimi on be? dakika demler. Kimi  de kan k?rm?z?, zehir gibi çay? yudumlarken, zorlu u?ra??lardan elde kalan h?rç?nl??? bir yuduma hediye eder. Çay dedi?in hayat?  yudum yudum  içine çekmektir. Oksijeni bol sosyal mesafesi ?rak da?lar?n tepelerinde, gecesi zifiri karanl?k yamaçlar?nda Karadeniz’in.

Türk çay?n?n ritüeli yoktur derler birçoklar?. Oysa ince belli barda?? her tuttu?unda ba?ka bir dünyan?n kap?lar?n? aralar, geçilmez geçitlerden içeri girer, günün yorgunlu?unu göçtü?ün yerlerde b?rak?rs?n. ?nce belli barda??n s?ca??nda ya?ama tutunanlar evinin r?zk?n? bir bardak dolusu mutlulukla ta??yanlar. Günün, gecenin, varl???n bütün yüklerini bir yudum hafifletir, bir yudum sanki bedenine kar??m?? tüm arazlar? siler süpürür. Tats?z tuzsuz dünyan?n k?rm?z? dura??d?r o, bir yudum al?r bir oh çekersin. Dostluklar gibi yava? yava? dem al?r. Önce suyla tan???r, suya kendini açar, sonra suya rengini arma?an eder. Suyla bulu?ma an?ndan sonra gönüller birbirine aç?l?r. Dem alan demlikler, peki?en dostluklar, y?llanan hat?ralar her biri bir ahengini b?rak?r  akt?kça ortadan bel vermi? barda?a. Bir dudak mesafesinde heyecanla p?r p?r atan yüre?ini öylece b?rak?verir bo?lu?a tiryakiler. Kan k?rm?z? çay?n hazz?, çay?n alametifarikas?d?r. Her seferinde ayn? tutkulu içimi sa?layan  mucize,  tohumdan yapra?a, yapraktan filize uzun ve u?ra??larla dolu ya?am döngüsünün sonucunda  ortaya ç?kar. Ona can verenlerin elinden ya?am kayna??ndan beslenmi? gibidir bir bardak çay.

Ço?u zaman dü?ünürüm çay Karadeniz’de de?il de ba?ka bir co?rafyada üretilse bu kadar co?kun akar m?yd? demlikten barda?a. Böyle kan k?rm?z? rüyalara meyleder miydi tiryakilerini. ?öyle bi oh çekip rüyalara dalar m?yd?   çay molas? sohbetlerinde  ayn? kaderi payla?anlar. Hayat? doya doya içenler, hayat okulunu ezbere geçenler, ikmale kal?p  tutunamayanlar?n s???nd??? bir durak,  bir ömre bedel olur muydu kim bilir bir yudumu.

Çay,  her bahar filizlenen bahçenin narin, güzel ye?il prensesidir.  Öyle süt gibi  bir ye?ili vard?r ki s?ksan oluk oluk süt akacak san?rs?n kuzular?n melemesinden ala.  K???n kar sar?p sarmalar,  ona e?siz ve benzersiz tad? ve aromas?n? verir, bahar ya?murlar?ysa tomurcu?una lezzet katar. Ya?murla olan ili?kisi dengeden beslenir. Çay?n k?? uykusuna yatt??? dönemde içten beslenir ya?mura daha az ihtiyaç duyar, ne zaman filiz verir i?te çocukluktan genç k?zl??a geçen körpecikler gibi ya?mura hasret güne döner.  Her damlas? yapra?a, köke  can katar. Ya?muru ve pusu sever, güne?e arz? endam eder etmesine de fazlas? demi gibi ac?t?r, yakar kavurur güne?in. Nemli havalar, puslu havalar boyuna, suyuna, huyuna can katar. Onun aromalar? bir bahar busesi, bir sonbahar ne?esi, bir yaz rüzgâr?n? an?msat?r. Çal? desen de?il, a?aç desen ak?l durur, otumsu dersen gönül koyar beyaz tomurcuklar?. T?rt?ll? yaprak kenarlar?, hafif tüylü vücut yap?s? Küçük Prens’in bauba a?açlar?n? hat?rlat?r. Onun teruar?n da sadece co?rafik, jeolojik ve iklimsel  özellikler yer almaz. H?rç?n Karadeniz, co?kun ?rmaklar, yaz? bekleyen yaylalar, kad?nlar?n gurbet ?zd?rab?, genç k?zlar?n sonsuz umudunu ta??r her yeti?tirildi?i köyde, yörede.

Öyle yava? tomurcuk açar ki onun sükûnetle bekleyi?i, do?ayla uyumu çevresindeki bütün aromalar? dama??na hapseder, bir bardak çaya, bir yuduma tad?n? katar. Serin havalar?, sakin yamaçlar?, yava? yava? büyümeyi sever. Öyle sakindir ki kök salarken ya?ad??? her an onun  tad?na doyulmaz tat ve aromalar katar.

Topra??n yap?s?, rüzgâr?n yönü, kaynak sular?n?n vitamin ve mineral oranlar? çay?n tad?n? belirlerken co?rafyan?n nefesi, i?lenme yöntemi  çaya son dokunu?lar?n? yapar. Büyüme çay için hayati öneme sahiptir, h?zl? büyür gücünü yapraklara verirse filizler buruk kal?r a??zda mayho? bir tat b?rak?r. Çam a?açlar?, kestaneler, karayemi?ler hepsi bir parça lezzetinden bir parça kök suyundan arma?an eder çaya. Hasad?n kalitesi, lezzet ve aroma özellikleri y?l?n mükafat?n? bir yudum ile gönüllere ta??r Hiçbir çay sadece duyusal ve aromatik özellikleriyle de?erlendirilemez. Çay?n ya?ad?klar?, ona dokunan ellerin hevesi, damla damla bulu?ur ince belli bardakla.

Gurbet Pastas? kitab?nda Rusya, Polonya, K?r?m’a giden Karadeniz insan?n hikâyesini anlatan U?ur Biryol dönü?te yanlar?nda çay  kültürü ve konaklar? ta??d?klar?ndan bahsetmi?ti. Yüksek tavanl? konaklarda, f?r?nc? Karadenizli erkeklerin gittikleri yerlerde â??k olup  evlendikleri;  mavi gözlü sar???n güzel kad?nlar çay? her yudumlad?klar?nda,  ailelerine özlemlerini derinden hissettiler. O kad?nlar kökleriyle vedala??rken, büyük konaklarda içilen her çay bölge halk?n?n yeni maceralarla tan??mas?n? sa?lad?.  Zihni Derin’in  çay? Karadeniz’e getirmesinden önce bölge,  çay ile gurbet pastas?ndan dönen erkeklerin bavuluyla tan??t?. Onlar yanlar?nda getirdikleri çay tohumlar?n? Arhavi, Hem?in gibi birçok ilçede ektiler. Amatör olarak ba?layan bu hikâye ilerleyen y?llarda gerçek bir tar?m faaliyetine dönü?tü, bölgeye can suyu oldu.

Çay?n çe?itleri modern dünyada ço?almakla beraber; Mahzen-i Edviyye yazar?na göre beyaz, ye?il, menek?e moru, boz ve siyah renklerde ortaya ç?kt??? için be? çe?it olarak tasniflenmi?tir. ?imdilerde butik çay üreticileri rayas?, faydas? ve özelli?ine göre çay?n yüzlerce türünü üretmeye ba?lad?lar.

Çay?n tarihini ince belli bir barda?a, bir yudum çaya, bir dost sohbetine de?i?meyiz elbette. ?çinde çocukluk olan, anneannelerden kalma, kültürü ?ekillendiren, co?rafyayla uyumlu çay hikâyeleri gelecekte daha çok sofram?za gelecek.

Gelecekte, Türk çay seremonisini gastronomi programlar?nda payla?aca??z ülkemizi tan?tmak için, Türk kahvesine arkada? olaca??z dünya pazar?nda. ?unu biliyoruz ki; daha çok çay içece?iz. Simidin yan?na, bir kurabiyeye, bir böre?e, bir keyif çay?na masam?zda da hayat?m?zda da bolca yer açaca??z.

Korona virüsün hayatlar?m?z? kö?eye s?k??t?rd???  ?u günlerde ‘’evde hayat var, evde çay var’’ diyerek çay?n tarihini, çocukluk an?lar?m?n içinden ç?kar?p bir bardak çay? payla?ma dile?imle….



Bu yazı 4860 defa okunmuştur.

YAZARIN DÄ°ÄžER YAZILARI

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ
Henüz anket oluşturulmamış.
nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI